Ehli Sünnet velcemaat mezhebi. Ehl-i sünnet
velcemaat mezhebinin meshur iki imami vardir: Imâm-i Es'arî ve Imâm-i Mâtûridi.
Bunlarin ictihadlari arasinda esasta ayrilik Amelde hak mezhep dörttür.
Itikadda ise hak ve dogru olan tek mezhep yoktur. Zaten ayrilik olmaz. Tâli
mes'elelerde bazi lafzi ayriliklar vardir. Bunlar temel itikadi
zedeleyecek durumda olmadiklari için bu kadar farkli içtihada Ehl-i sünnet
alimleri müsaade etmislerdir.
Içtiattaki bazi farklar.
Imâm-i Es'ari, "Allahü teâlâ kullarina gücü,
yetmeyecegi seyleri teklif etmesi caizdir" diye ictihadda bulunmustur.
Imâm-i Mâtûridi ise "caiz degildir" diye ictihadda
bulunmustur. Görünüste büyük bir fark var gibidir, Imâm-i Es'ari
buyuruyor ki, "Allahü teâlâ kâdir-i mutlaktir, dileseydi
kullarina gücü yetmeyecegi seyleri de teklif ederdi. Buna kimse itiraz
edemezdi. Ancak gücü yetmeyecek seyleri teklif etmemistir. Teklif
etmedigini de bildirmistir"
Imâm-i Mâtûridi ise madem Allahü teâlâ kullara gücü
yetmeyecegi isleri teklif etmemistir. Bunu Âyet-i kerîme ile de
bildirmistir. Bu bakimdan kullarin gücü yetmiyecegi isleri teklif etmesi
caiz degildir. Imâm-i Es'ari de teklif etmedigini bildirmistir. Farkli
olarak Imâm-i Es'ari "teklif etseydi kimse karisamazdi, mülkünde
tek hâkim odur" mealinde farkli ictihadda bulunmustur. Aslinda Imâm-i
Mâtûridi de Allahü teâlâyi bu sekilde bize bidirmistir. Mutlak hâkim
ancak Allahü teâlâdir.
Imam-i Es'ari, "Allahü teâlânin fiilleri için
sebep aranmaz" buyururken, Imâm-i Mâtûridi ise "Allahü teâlânin
fiillerinin bir hikmeti vardir." buyurmaktadir, zahirde çok farkli
bir ictihad gibi gelmektedir. Aslinda Imam-i Es'ari "Allahü teâlânin
fiillerinde sebep aranmaz, yaptiklarinin, yarattiklarinin hikmetinden sual
edilmez, bunu niçin yapmis diye kimsenin sual sormaya hakki yoktur"
diye buyurmaktadir. Imâm-i Mâtûridi ise "Allahü teâlânin
fiillerinin bir hikmeti vardir" buyurmaktadir. Imâm-i Es'ari
hikmetsiz is yaptigini söylememistir. Hikmetini sual etmeyiz diye
buyurmustur. Neticede arada bir fark yoktur.
Imâmi Es'ari "nübüvvet için erkeklik sart
degildir" diye buyururken, Imâm-i Mâtûridi ise "sarttir"
diye buyurmustur. Arada büyük fark var gibidir. Imâm-i Es'ari Allahü
teâlâ isteseydi kadindan da peygamber gönderirdi, göndermemistir. Gönderseydi
kim ne diyebilirdi. Bu bakimdan kadindan peygamber göndermesi caizdir,
ancak göndermemistir buyurmaktadir.Imâm-i Mâtûridi ise Allahü teâlâ
kadindan peygamber göndermedigini bildirmistir. Bu bakimdan peygamberin
erkekten olmasi sarttir diye buyurmustur. Bir kimse ister Imâm-i Mâtûridi
gibi ister Imam-i Es'arî gibi düsünse Ehl-i sünnetten çikmis olmaz.
Imâm-i Es'ari, Allahü teâlânin vaadinden dönmesini
caiz görmektedir. Imâm-i Mâtûridi ise caiz görmemektedir. Arada büyük
fark var gibi görünmektedir. Imâm-i Es'ari "Allahü teâlâ mutlak
hâkimdir, ibâdet yapanlari Cennete koymaya mecbur degildir, dilerse
koymaz, buna kimse bir sey diyemez. Mutlak hâkimdir. Bununla beraber,
yani vaadinden dönmesi caiz iken dönmez, vaadettigi mükâfatlari
kullarina verir." diye buyurmaktadir. Imâm-i Mâtûridi ise
"vaadinden dönmesi caiz degil" diye buyurmustur. Neticede
vaadindan dönmediginde ittifak vardir. Imâm-i Es'ari farkli olarak
"dilerse dönebilir ama dönmez" buyurmustur. Her iki sekildeki
itikad Ehli sünnete zit degildir.
Imânin artmasi eksilmesi Imâm-i Es'ariye göre caiz
iken, diger imama göre caiz degildir. Imâm-i Es'ari, imanin kuvvetinde,
nurunda eksiklik fazlalik olur buyuruyor. Yoksa inanilacak seylerde, azlik
çokluk olur buyurmuyor. Her iki imam da Amentüdeki esaslara inanilmasini
sart kosmustur. Birisine bile inanmayan kâfirdir.
Imam-i Es'ari, "kâfirler ibâdet yapmadiklari için
ayrica ceza görecektir" diye buyururken, Imâm-i Mâtüridi ise
"ibâdet yapmadiklari için ayrica bir ceza görmezler"
buyuruyor. Burada da fark var gibidir. Imâm-i Es'ari, "zalim bir kâfirle,
mazlum bir kâfirin cemiyete, müslümanlara daima iyilik yapmis, cami
mektep yapmis, bir kâfirle daima zulüm yapmis kâfir arasinda fark
vardir," buyuruyor. Imâm-i Mâtüridî ise "küfrün büyük
bir günah oldugunu, iyiliklerinin faidesi olmayacagini, ebedî cezadan
alikoyamiyacagini" bildirmektedir. Imâm-i Mâtüridi de Imâm-i
Es'ari gibi farkli Cehennem tabakalarinin bulundugunu bildirmektedir. Münafikla,
mürtede, Hiristiyanla Yahudiye ayni sekilde ceza verilmiyecegini
ittifaken bildirmektedirler. Diger hususlar da bunlara kiyas edilebilir.
Ibni Teymiyye Arsin kidemine kani olmakla Ehl-i sünnetten çikmistir. Bu
hususlar iyice bilinip mezhepsizlere aldanmamalidir.
|